“Allianz Risk Barometresi 2015” küresel ekonomiyi tehdit eden risklere dikkat çekiyor
Dünya sigorta devi Allianz’ın, dördüncüsü yayımlanan Allianz Risk Barometresi’nde, 2015’te küresel şirketleri ve ekonomiyi tehdit eden en büyük riskler değerlendirildi. Barometrede, jeostratejik konumu, kamu maliyesi, elverişli iş ortamı, sağlam finans sektörü ve rekabetçi ekonomisi ile güçlü yönleri bulunan Türkiye’yi tehdit eden en büyük risklerin, doğal afetler, iş bölünmesi ve tedarik zinciri ile yangın ve patlama olduğu, bu riskleri döviz kurları, cari açıklar ve jeopolitik konjonktürün takip ettiği vurgulandı.
Dünyanın önde gelen sigorta ve finans şirketi Allianz’ın, çok uluslu şirketleri ve küresel ekonomiyi tehdit edebilecek olası riskleri analiz eden dördüncü Allianz Risk Barometresi yayımlandı. “Barometre” için, Allianz ve diğer küresel şirketlerde görevli 47 ülkeden 500 risk yöneticisi ve sigorta uzmanından alınan görüşler derlendi. Allianz Risk Barometresi 2015’e göre, geleneksel endüstriyel riskler arasında %46 ile ilk sırada iş bölünmesi ve tedarik zinciri riski yer aldı. Ardından olası en yüksek riskler olarak %30 ile iklim değişikliğine bağlı doğal afetler, %27 ile yangın ve patlama gösterilirken, en hızlı artan risklerin ise %17 ile siber saldırılar ve %11 ile siyasi riskler olduğu tespiti yapıldı.
Önümüzdeki beş yıl boyunca şirketleri tehdit etmesi beklenen en yüksek 5 risk içinde siber riskler yüzde 37 oranıyla ilk sırada yer aldı. Sosyal ayaklanmalar ve politik riskler yüzde 21 ile ikinci sırayı alırken, doğal afetler yüzde 19 ile üçüncü, terörizm yüzde 15 ile dördüncü, iş bölünmesi ve tedarik zinciri riski ise yüzde 11 ile beşinci sırada gösterildi. Siber saldırılar, şirketlerin en az hazırlıklı olduğu riskler arasında yüzde 29 ile ilk sırada yer aldı.
Raporda, uzun vadede şirketlerin aynı zamanda hem iklim değişimi hem de teknolojik gelişmelerin getirdiği risklerle yüzleşmek zorunda kalacağı belirtildi.
Karşılıklı bağımlılık riskleri de büyütüyor
Allianz Global Corporate & Specialty SE’nin (AGCS) CEO’su Chris Fischer Hirs, Allianz Risk Barometresi ile ilgili değerlendirmesinde, küreselleşen ekonomide birçok endüstrinin ve süreçlerinin karşılıklı artan bağımlılığının, şirketlerin de giderek büyüyen oranda yıkıcı senaryolara maruz kalmasına neden olduğunu söyledi. Risk yönetiminin bu gerçeği yansıtması gerektiğini belirten Hirsh, “Birçok kaybın temel nedenleri planlama aşamasında geriye dönük olarak izlenebiliyor. Bu temel nedenlerin etkisini belirlemek meydana gelen kayıpların önlenmesinde yardımcı olabilir. Birbirine bağlı risklerle mücadele etmek için şirketlerin içinde çapraz fonksiyonlu birimlerin işbirliğini teşvik etmek gerekir” dedi.
Barometrede üç yıldır iş bölünmesi ile beraber yer alan tedarik zinciri riskinin, çokuluslu şirketlerinin risk yönetiminde bir açıklık oluşturduğu belirtilirken, gelecek beş yılda risk yönetimini en çok zorlayacak konular arasında, petrol fiyatlarının düşmesi sonucunda oluşan siyasi riskler ve terörizm gösterildi.
Türkiye’yi en çok tehdit eden risk doğal afetler
Allianz Risk Barometresi’nin ülkeler bazında risk değerlendirmesi yapılan bölümünde Türkiye de analiz edilerek ülkenin güçlü ve zayıf yönleri ortaya konuldu. İlgili bölümde, gerektiğinde her zaman önemli bir destek olan jeostratejik konumunun, kamu maliyesinin, elverişli iş ortamının, iyi eğitimli işgücünün, rekabetçi ekonomisinin, finansal bakımdan sağlam bankacılık sektörünün ve Avrupa, MENA ve Asya’da bölgesel merkezi güç olarak giderek artan önemli rolünün Türkiye’nin güçlü yanları olduğu vurgulandı. Türkiye’nin zayıf yönleri olarak ise döviz kurlarındaki oynaklık, kısa vadeli dış borçlarla finanse edilen cari açıklar ve bölgede yaşanan çatışmalara bağlı olarak jeopolitik risklere maruz kaldığı belirtildi. Türkiye’nin maruz kalacağı riskler içinde doğal afetler yüzde 69 oranıyla ilk sırada yer alırken, iş bölünmesi ve tedarik zinciri riski yüzde 58 ile ikinci sırada, yangın ve patlama riski ise yüzde 46 ile üçüncü sırada yer aldı. En yüksek risk olarak gösterilen doğal afet riskinin, Türkiye ekonomisinin kalbi olan Marmara Bölgesi’nde olası bir büyük depremi işaret ettiği tahmin ediliyor. İklim değişimi ve yolsuzluk yüzde 12 oranında; çevre kirliliği, terörizm, enflasyon, döviz kurları ve yoğun rekabet ise yüzde 8 oranında Türkiye’yi tehdit eden riskler arasında gösterildi.
Allianz Risk Barometresi’nde değinilen diğer önemli konular ise özetle şöyle:
• Bölgesel trendler: Barometrede en büyük ilk üç risk arasında gösterilen, iş bölünmesi/tedarik zinciri, doğal afet ve yangın ve patlama riskinin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA), ayrıca Amerika ve Asya-Pasifik bölgesinde aynı olduğu belirleniyor. EMEA bölgesinde ise özellikle siber saldırı riski hızla çoğalıyor.
• Endüstri trendleri: Mühendislik ve inşaat sektöründe doğal afetlerden (%42), imalatçılarda iş bölümünden (%68), finansman şirketlerinde yasa koyma ve regülasyondan (%33), nakliyat sektöründe yoğun rekabetten (%29) ve taşımacılık endüstrisinde hırsızlıktan tedirgin olunduğu belirlendi.
• İklim ve teknoloji: İklim değişikliği ile doğal afetler ve 3 boyutlu yazıcı veya nanoteknoloji gibi devrimci teknolojiler, uzun vadede risk yaratmaya devam edecek.